SAMSAT
1983 yılı Besni Ajans müdürü olarak 5.yılım.ocak ayının 20 si gece yağan kardan dolayı her taraf bembeyaz
sabah saat 09 gibi İskenderun Bölge Müdür Yardımcımız Ali Kaskan bey aradı,Geçici görevle Samsat ekip şefi olarak görev-
lendirileceğimi,herhangi bir mazeretimin olup olmadığını sordu.Bende mazeretim olmadığını söyledim.Sonra Samsat'la ilgili
olarak,son 2 yıldır Samsat ekibine görevlendirilen tüm personelin mahkemelik olduğunu,hatta bazılarının cezaevine düştük-
lerini,özellikle üreticiye yapılan ödemelerde sorunlar çıktığını,bir hafta sonrada kampanyada satın alınan hububatın bedelle-
rinin ödenmeye başlayacağından,benim gidip gerekli önlemleri almamı istedi.yarın sabah Samsat'a hareket et dedi.Ertesi
gün sabah Adıyaman'a oradanda dolmuş taksilerinden birisiyle Samsat'a hareket ettim.
Samsat ilçesi Adıyaman iline bağlı,Adıyaman'ın 40 Km.güneydoğusunda Fırat nehri kenarında 2000 nüfuslu
çok eski tarihli bir ilçe,kommagane kralının kışlığı Samsat'ın içerisinde bulunan büyük bir hüyüğün üzerindedir.İlçenin geçim
kaynağı çiftçiliktir.Birde sürü halinde hindi beslemektedirler.Hindi çobanlar en az 150-200 hindiyi koyun keçi gibi yaymaya gö-
türüp getirmektedir.Samsatta bulunan bütün binalar,İlk okul ve lise binası hariç toprak briketten yapılmıştır.ilçe Atatürk barajı
altında kalacağı için yeni binada yapılmamaktadır.
Toprak Mahsullei Ofisi yine toprak briketten yapılmış mutfakla birlike 4 odalı avlusu ve bahçesi ihata duvarı
ile çevrilmiş kiralık bir binada görev yapmaktadır.1982/83 alım kampanyasında 4000 ton k.kırmızı mercimek ile 7000 bin ton
buğday ve arpa alımı yapıldığı bu ürünlerin Adıyaman istikametinde Samsatın çıkışında karayolu kenarındaki arazide topraklı
polietilenli yığın olarak muhafaza ediliğini,ancak alımı yapılan mercimek bedellerinin ödenmediği hususunu öğrendim.Samsat'a
öğleye doğru geldim.ekip personeli ile tanıştım 1 muhasebeci,bir depo memuru,bir tartı memuru,bir elevatörcü ve 11 adet geçici
işçi statüsünde bekçi vardı.İlçeyi gezdim.zaten bir çarşısı ve bu çarşıda her esnaftan sadece 1 tane olduğunu gördüm.Kaymakam
İlk okulun bir odasını büro olarak kullanıyordu.müstakil bir kaymakamlık binası yoktu.İlçenin girişinde Jandarma Bölük komutan-
lığı ve bitişiğinde de ceza evi vardı.Samsat'tan Urfa tarfına Fırat nehrinden büyük salla geçiliyordu,bu sal insanın yanında araba
da taşıyordu.ancak akşam salın anahtarı jandarma tarafından alınıyor.sabah tekrar salı işleten şahsa veriliyordu.Geceleri çok
acil bir durum olmazsa anahtar verilmiyordu.İlçede lokanta ve otel yoktu.İlçenin,Jandarma Bölük komutanı Ramazan Başçavuş ile
iki ağa tarafından yönetildiğini,ilçeye gelen yabancıların,ağalardan birisinin konuk odasında kalmak zorunda olduğunu öğrendim.
O gün akşam akşam ekip personeli ile toplantı yaptım çalışma prensiplerimi ve nasıl davranmaları gerektiğini anlattım.ertesi sabah
Nöbette olan bekçiler hariç diğerlerinin ofise gelmelerini talimatladım.Sabah erkenden Bekçiler Ofisin avlusunda hazır bekliyorlar-
dı.9 bekçi gelmişti hepside şalvar giymişti.Onlara hiç pantolon giyip giymediklerini sordum.Bu yaşlarına kadar giymediklerini söy-
lediler.Bende tam bir hafta sonra salı günü pantolon giymiş olarak burada toplanmalarını istedim.salı günü makinist arkadaş toplan-
tı bitinceye kadar sahada nöbetçi olarak kalacak 11 bekçide pantolon giymiş olarak burada olacak dedim.Homurdanmalar başladı
bekçilerden bazıları,biz hayatımızda pantolon giymedik bundan sonra da giyemeyiz dediler.Bende pantolon giyenler göreve devam
eder giymeyenlerinde işine son veririm kararım kesin dedim.Ayrıca işe devam edeceklerse çalışma prensiplerimi de anlattım.Bu şart
larda çalışmak isteyen çalışır,çalışmak istemeyen ayrılır dedim.Ertesi sabah Ramazan Başçavuş 2 askerle birlikte Ofise geldi.Bana
Hoşgeldin demek için gelmiş.Hatay'lı olduğumu söyleyince seninle hemşeriyiz bende Tarsus'luyum dedi.Birer çay içtikten sonra
Hemşerim bir isteğin olursa beklerim dedi.Teşekkür ettim ofisten ayrıldı.
2 gün içinde ürün bedellerinin ödenmesine başlanacaktı.Ürün alımlarında alım fişine sadece Adı,Soyadı ve Köyü
yazıldığı için özellike fazla ürünü olan kişiler vergiden kaçmak için her kamyonu bir başka isme yazdırıyordu,ama ürün parasını
almaya kendisi geliyordu,fişler başka isme olsa dahi ürün bedelinin tamamı o kişiye ödeniyordu.tabi buda ihtilaflara neden oluyor-
du,örneğin,10 kamyon ürünü olan bir üretici kamyonları eşinin,çocuklarının veya yanında çalışan traktör şöförünün üzerine kayde-
ttiriyordu.bir kaç ay sonra eşiyle veya çocuklarıya veya şöförüyle arası bozulduğunda,bu kişilerden birisi benim ürün bedelimi baş-
kasına ödediniz diye savcılığa şikayette bulunuyor.savcılıkta O ödemeyi yapan yaptıran kim varsa sorguya alıyor veya tutukluyor.
İncelediğimde Samsat'taki olayların hep bu şekilde meydana geldiğini tespit ettim.Onun için buna bir çare bulmalıydım.Birden aklı-
ma Ramazan Başçavuş geldi.Ürün bedelini almaya gelen üreticilerden elinde fazla araç kuponu olanlar,kuponları Ramazan Baş -
çavuşa onaylatacak ürün bedeli sonra ödenecekti.Hemen Jandarma Bölük komutanlığına gittim.Ramazan Başçavuşa bu durumu
anlattım çok hoşuna gitmişti.Uzun süreden beri orada görev yaptığı için tüm köylüleri tanıyordu.Ödeme işini bu şekilde halletmiş-
tim.Ödemeler tamamlanıncaya ve hatta tamamlandıktan sonra da herhangi bir sorun yaşamadık.Bekçiler samsat'ın yerlisi oldu-
ğu için evlerinde kalıyorlardı,biz ekip personeli ise buro binasında yatıyorduk,Yemeklerimizi bir bekçi yapıyordu.bir haftalık süre
dolmuştu.Günlerden salı bekçiler yine sabah erkenden avluda toplanmışlardı.Pencereden perdeyi az aralayıp dışarı baktım.11
bekçi de pantolon giymişti,birbirlerine bakıp gülüyorlardı.Dışarı çıktım gülüşmeler kesildi.Şimdi oldu dedim.Daha önce hazırlattı-
ğım kimlik kartlarını dağıttım,bundan sonra görev esnasında bu kartları yakanıza takacaksınız,görev saatiniz doluncaya kadar
çıkarmayacaksınız,sizler şimdi Toprak Mahsulleri Ofisinin elamanı oldunuz.Ofisin adına leke getirecek herhangi bir hareket yap-
mayasınız dedim.
Bir kaç gün sonra bekçiler arasında huzursuzluk başladı,hergün sabah nöbetten çıkan bekçiler şikayet etmeye
başladı.Bu konuyu yakından incelemeye bekçileri tek tek sorgulamaya başladım.bir hafta sonra huzursuzluk yaratan 2 bekçiyi
tesbit ettim.Bir sabah nöbette çıktıklarında ofise çağırdım.Görevlerine son verildiğini yazılı olarak tebliğ ettim.O gün akşam üzeri
samsatı yöneten 2 ağadan birisi olan Abdurrahman ağa işten atılan 2 bekçi ile birlikte Ofise geldi,selam verdi,kendisine hoş gel-
din dedim,kahve söyledim hal hatır sordu,bende gayet iyi olduğumuzu söyledim.Bekçiler dışarıda bekliyorlardı.Kahvelerimizi iç-
tikten sonra Abdurrahman ağa bekçikleri çağırarak,hadi gelin Müdür beyin elini öpün sonrada göreve başlayın dedi.Personel
birden benim gözüme bakmaya başladı.biraz durdum.sonra Abdurrahman ağa dedim,buyur dedi;bak devlet bizi 5-6 kişiyi
hizmet için buraya gönderiyor ve bize kaldığımız hergün için harcırah ödüyor.bu da dünyanın parası eder.Madem ki sen bura-
da işten atılan bekçileri işe başlatabiliyorsun,o zaman bizim burada bir gereğimiz yok demektir.Ben şimde Bölge Müdürlüğünü
arayayım burayı sen yönet bizde evlerimize dönelim olurmu Abdurrahman ağa dedim.Abdurrahman ağa biraz durdu sonra hiç
bir şey demeden kalkıp gitti.İşten atılan bekçiler işe tekrar başlamak için,direk Abdurrahman ağanın yanına gitmişler.Ben her
hafta sonu Besni'ye eve gidiyordum.o hafta sonuda Besni'ye gitmek için dolmuş taksi durağına gittim,Şöföre Adıyaman'a gide-
ceğimi kaç yolcu olduğunu sordum.Şöför bana Adıyaman'a gitmiyoruz beyim dedi.Nereye gidiyorsunuz dedim.Hiç bir yere dedi
Sırada bekleyen diğer dolmuş şöförlerine siz Adıyaman'a gidecekmisiniz dedim onlarda, hayır gitmeyeceğiz dediler.Duruma
anlam verememiştim.Elimde çantam tekrar Ofise döndüm.Benim döndüğümü Ofisin yan tarafında konak tipi evde oturan 30
yaşlarında,arasıra Ofise gelip çayımızı içen ama hiçbir tavassuta bulunmayan Hacı mehmet gürsoy adındaki arkadaş görmüş
hemen ofise geldi.Ne o beyim Besni'ye gitmekten vazmı geçtin dedi,bende,hayır dlmuş taksiler Adıyaman'a gitmiyorlarmış dedim.
Olurmu öyle şey Adıyaman'dan başka çalıştıkları yer yokki dedi,Bugün sabah Abdurrahman Ağayı gördüm neden gelmişti dedi,
bende durumu anlattım.şimdi oldu dedi,Samsat'taki tüm araçlar kamyonlar,taksiler Abdurrahman ağadan emir alırlar.seni götür-
memeleri için dolmuş taksi şöförlerine talimat vermiştir.Daha bundan sonra seni götürmezler dedi.Ya abdurrahman ağanın emri-
ne gireceksin yahutta buna katlanacaksın dedi.Biraz sonra ben mecburen Adıyaman'a gideceğim seni Besni garajına bırakırım
dedi.Yaklaşık bir hafta sonra çok erken kalktım.Bekçi çayı demlemişti,bende biraz yürüyeyim diyerek fırından ekmek almaya
gittim,fakat çarşıda her yer kapalıydı,tabi fırında kapalı caddede hiç kimse yoktu,tekrar geri döndüm.Bekçiye durumu sordum
bilmiyorum beyim dedi,git öğren dedim,Bekçi 15 dk sonra döndü,Bahri Fırat Ölmüş beyim dedi,Bahri Fırat samsatı yöneten 2
ağadan birisiydi.o gün akşama kadar hiç bir esnaf dükkanını açmadı.10 gün kadar sonra stoklarımızdaki buğday ve arpaların
karayolu ile yine Adıyaman'ın ilçesi olan ve demiryolu güzergahında bulunan Gölbaşı Ofisine taşıma ihalesine çıkıldı.Gölbaşı-
na taşınan buğdaylar transit olarak vagonlara yüklenerek Erzurum ve Erzincan Ofislerine gönderilecekti.Açılan ihale Samsat-
Gölbaşı Karayolu taşımasını içermektedir.İskenderun Bölge Müdürlüğü merkezinde yapılan ihaleyi Ceyhan'lı bir müteaahit al-
mıştı,ihaleye Samsat Taşıyıcılar Kooperatifi de katılmış,ancak ihale Ceyhan'lı müteahhitte kalmıştı.Taşımanın hemen başlama-
si için müteahhide yazılı tebligat yaptık,müteahhit taşıma işlemini başlatmak için Samsat'a geldi.Samsat taşıyıcılar kooperati
fine kayıtlı tam 92 kamyon olduğu halde hiç bir kamyon taşımaya yanaşmadı.tabi kooperatif Abdurrahman ağanın kontrolün-
deydi.Müteahhit Samsat'tan araba temin edemiyeceğini anlayıcan Adıyaman'dan kamyon temin etmek için gitti,ancak orada-
ki Adıyaman'daki nakliyeciler Samsat'ın yapısını bildiklerinden taşımayı kabul etmemişlerdi.Bu durumda Ceyhan'lı taşıma mü-
teahhidi taşıma işini yapamayınca teminatı yanacak birde eksi puan alacaktı.Müteahhit Ofise yanıma geldi çaresizdi,Kendisi-
ne git Samsat Kooperatifi ile anlaş dedim.Nasıl dedi,Onlara ihaleyi aldığın fiattan devret,yalnız ihaleyi başkasına devredemiye-
ceğin hususu sözleşmede açıkça yazılı olduğu için,sen kooperatife noterden nakliyat işini senin adına yürutmeleri için veka-
let vermeyi teklif et,taşıma ücretini de Ofisten senin adına almaları hususunuda vekaletnamede belirt.Yalnız bunu benim sa-
na söylediğimi kimseye söylemeyeceksin.Zararın neresinden dönersen kardır.Hiç olmazsa teminatını kurtarırsın dedim.Müte-
ahhit acaba kabul ederlermi dedi.kendisine direkt Abdurrahman ağanın yanına git teklifi ona anlat,bir hata yaptım beyim de
balıklama atlayacaktır.Yalnız unutma benimle konuşmadın dedim,Müteahhit gidip Abdurrahman ağayı buluyor.teklifini anla-
tıyor.Abdurrahman ağa hemen kooperatif başkanını çağırıp,hemen Adıyaman'a notere gidin Müteahhit sana vekalet verecek
ihaleyi aldığı fiyattan taşıyacaksınız diye talimat veriyor.Ceyhan'lı müteahhit sevincinden Ofise uğramadan direkt Adıyaman'a
gidiyor,noterden Samsat Taşıyıcılar kooperatifine vekalet verip,ceyhan'a dönüyor.o gün akşam üzeri Taşıyıcılar Kooperatifi
Başkanı elinde vekaletname ile Ofise geldi,durumu anlattı,taşımayı biz yapacağız dedi,Çok güzel ama önce bu vekalet işini
benim onaylamam gerekir isterseniz alın sözleşmeyi okuyun dedim,Ben onaylamadan taşımaya başlayamazsınız dedim.O
zaman onayla beyim dedi,bende o kadar kolay değil durumunuzu inceleyeceğim uygun olup olmadığınıza bakacağım dedim.
Benim amacım Abdurrahman ağaya ders vermekti,tabiki vekalet veridiğine göre taşımaya başlayabilirlerdi,bir gün gecikmeyle
bir şey olmaz dedim.Kooperatif başkanı aceleyle çıkıp gitti,tabi Abdurrahman ağanın yanına gittiğini biliyordum.Sabahleyin ko-
operatif başkanı tekrar geldi,durumumuzu inceledinizmi şefim dedi.Bende inceledim,ancak varlıklı birisinin size kefil olması la-
zım dedim.Tabi başkanın hemen Abdurrahman ağa olurmu diyeceğini biliyordum,Kooperatif başkanı hemen Abdurrahman ağa
olurmu şefim dedi.bende biraz düşünür gibi yaparak eh olabilir ama gelip taahüt belgesini imzalaması gerekir.Ondan sonra
taşımaya hemen başlarsınız dedim.Gidin yinede sorun sonra pürüz çıkmasın,birde belgeyi burada Ofiste benim önümde imza
laması gerekiyor bunuda söyleyin dedim.Amacım,Dolmuş taksi şöförlerine Ofis müdürünü Adıyaman'a götürmeyin diyen,Kam-
yon şöförlerine Ofisin malını taşımayın diyen,Samsat'ta kral benim diyen bu adama Devlet istemezse sen hiçbirşeysin dersini
vermekti.Ofisin hububatının taşınması kararının Abdurrahman Ağanın tekelinde olmadığını o gün Tüm Samsat halkı duyacaktı
Bu taşıma sırasında Toprak Mahsullri Ofisine ait hububat ve diğer mallara vereceğimiz her türlü zararı o günkü bedelleri üze-
rinden defa'ten ödemeyi kabul ve taahüt ediyorum.diye bir taahütname hazırladın altınada kefil olarak Abdurrahman ağanın
Muhatap olarakta vekalet verilen Taşıyıcılar Kooperatifi Başkanıının ismlerini açtım.Beklemeye başladım.saat öğleden sonra
Abdurrahman ağa ve kooperatif başkanı ve yanlarında 2 kişi daha Ofise geldiler.Hoşgeldiniz dedmedim,buyrun oturun dedim.
Abdurrahman ağa ile kooperatif başkanına kimlikleriniz lütfen dedim,Abdurrahman ağa kızarmıştı,ceketinin iç cebinden kim-
liğini çıkardı masanın üzerine bıraktı,kooperatif başkanıda kimliğini verdi.Taahütnamedeki ismlerinin altına kimlik no.larını yaz-
dım.belgeyi imzalamalarını söyledim ikiside imzaladı,sonra kooperatif başkanına dönerek,Taşımaya yarın sabah saat 07.de
başlanacak Akşam saat 19.a kadar yükleme yapılacaktır.Taşıma bitinceye kadar muhatabımız sensin,başka kimseyi tanımam
dedim.Abdurrahman ağa neye uğradığını şaşırmıştı,çünkü muhatap alınmıyordu.Söyleyeceklerim bukadar dedim.Ofise gellişle-
rinde de gidişlerinde de ayağa kalkmamıştım.Güle gülede demedim.Çay,kahvede ikram etmemiştim.iki gün sonra Ramazan
Başçavuş geldi,oturduk bir sorunum olup olmadığını sordu,sorunum yok dedim,çayımızı içerken laf arasında Abdurrahman ağa-
yı sordum nasıl birisi dedim.Ramazan Başçavuş benden duyma ama çok tehlikeli bir adam.sakın samimi olmayasın dedi.Nasıl
tehlikeli dedim;bekçilerinizin içinde 2-3 bekçi onun adamıdır.Eğer onun dediklerini yapmazsan yandın demektir,nasıl yani dedim
mesela gönderdiği adamlarına sırası gelmemişse bile ödeme yapacaksın,yine alımlarda onun adamlarına baş fiyat vereceksin
eğer bu dediklerini yapmazsan,sizin bekçilerin içinde onun 2-3 tane adamı var,bu adamlar sizinle ilgili bilgileri günü gününe ona
aktarırlar,o da eğer onun dediklerini yapmamışsanız en ufak bir açığınızı yakalarsa hemen bir köylü adına savcılığa dilekçe ver-
dirir.ve ofis sefini veya personelini mahkemelik eder.Hatta geçen yıllarda çok personeliniz mahkemelik oldu hatta bir şef arkadaş
cezaevine girdi hepsinin arkasında Abdurrahman ağa vardı dedi.gerçekten şok olmuştum.Ramazan Başçavuş bana sen hemşe-
rimsin dikkatli ol,bu sözleri benim konuştuğumu da kimsye söyleme dedi,teşekkür ettim..Akşam yemekten sonra,personele gece-
leri dışarı çıkmamalarını,samsat halkındanda kimseyle ahbablık kurmamalarını,ve ofisle ilgili olarak kimseyle konuşmamalarını
tenbih ettim.sonra da bekçiler arasında çok güvendiğim ve sürekli dairede gündüz nöbeti yazdığım Şeyho yu çağırttım.Şeyho
ile Fırat nehrine doğru yürürken bekçilerin içinde Abdurraman ağanın admalarının kim olduğunu sordum.Şeyho beyim iki adamı
vardı Süleyman ve mahmut ikisinde işten çıkardınız başkada yok dedi.Ürün bedellerinin ödeme işlemi tamamlanmıştı,Kabuklu
Kırmızı mercimeği İmalat için G.Antep Ajans Müdürlüğüne,Buğday ve arpayı da vagonlarla Erzurum ve Erzincan'a sevkedilmek
üzere Gölbaşı Ajans Müdürlüğüne sevk ediyorduk.İşler hafiflemişti.Mayıs ayı başlarında sevkiyat işlemi tamamlanmıştı.sadece
ekip muhasebe işlerinin kapatılması ve ekip malzemelerinin toparlanıp Bölge kamyonuna yüklenerek iskenderun'a gönderilme-
si işlemleri kalmıştı.bir yıl içinde Samsat ilçesi Atatürk baraj gölünün altında kalacağından bir daha Ofis açılması da söz konusu
değildi.1983 yılı hububat ve bakliyat alım hazırlıkları için ben İşyerime yani Besni Ajans Müdürlüğüne döndüm.Besni'ye döndüğü-
mün 3.günü G.Antep'e Ajans Müdürü olarak tayinim çıktı.